Demir Kapılar Azerbaycan ile Sokaklarda Konuştu – Özel Bir Rapor

Demir Kapılar Azerbaycan ile Sokaklarda Konuştu - Özel Bir RaporTamamdır, işte temizlenmiş ve Türkçe’ye çevrilmiş metin:

Bugün tarihte Demir Kapı adıyla meşhur olan kadim şehir Derbent hakkında konuşacağız. Her taşı bir ebediyet yıllığı, her kalesi canlı tarih olan kadim diyar Derbent, bugün kuzey komşumuz Rusya’nın Hazar Denizi sahilinde yer alan turizm merkezi olarak kabul ediliyor. Derbent kalesi, Kırklar kapısı, Taşkapı, Narıngala, nüfusu sadece Azerbaycanlılardan oluşan “Mahallar” yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği mekanlardır.

5 bin yıllık tarihe malik ve milli kimliğini hala koruyan, sokaklarında Azerbaycan dilinin duyulduğu Demir Kapı Derbent’ten APA’nın Rusya’daki özel muhabiri Ferid Ekberov’un hazırladığı röportajı sunuyoruz.

Demir Kapı Derbent’teyiz… Azerbaycanlıların kadim devirden yaşadığı şehirlerinden biri, Hazar Denizi ile Kafkas sıra dağları arasında yerleşen, Rusya Federasyonu’nun şehir statüsü taşıyan en güney yerleşim yerinde… Dağıstan Cumhuriyeti’nin terkibinde olan Derbent, Bakü’den 258, Azerbaycan Cumhuriyeti ile sınırdan ise 65 km mesafede yerleşiyor.

Derbent hakkında tarih ve edebiyat kitaplarından o kadar okumuştum ki, bu şehre seyahatimi sabırsızlıkla bekliyordum. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın Dağıstan’a düzenlediği medya turu davetini memnuniyetle kabul etme sebebim de tam olarak Derbent idi. Azerbaycan Türklerinin, aynı zamanda bütün Türk dünyasının devasa edebi abidesi olan Kitab-ı Dede Korkut destanında adı geçen, hatta Dede Korkut’un mezarının olduğu söylenen, bir zamanlar Kuba hanı Fetali Han’ın idare ettiği, hayat arkadaşı Tutu Bike hanımın doğduğu ve defnedildiği Derbent…

Türkün kadim meskeni Derbent…

Sohbet ettiğimiz Derbent şehrinin fahri sakini, hemşehrimiz Hüseynbala Hüseynov bildiriyor ki, Derbent kadim Türk meskenidir: “Derbent’te Dede Korkut’un mezarı var. Kaynaklara göre, Kitab-ı Dede Korkut Derbent lehçesinde yazılmıştır. Dede Korkut’un mezarı Derbent’teyse ve bu destan Derbent lehçesiyle yazılmışsa, o zaman buranın Türk meskeni olduğuna dair hiçbir şüphe kalmaz. Onun için gurur duyuyoruz ki, biz bu şehirde yaşıyoruz.”

Derbent deyince akla ilk VI. yüzyılın abidesi olan kale ve onun meşhur altı kapısı geliyor. Derbent kalesinin Çarçı, Kırklar, Yeni, Bayat, Taş kapı ve Narıngala kapısı…

“Derbent” sözünün manası nedir?

Derbent şehrinin turizmin gelişimi merkezinin baş mütahassısı hemşehrimiz Solmaz Haydarova “Derbent” sözünün Farsça’dan “Darü” ve “bend”, yani kapıların kilidi anlamını verdiğini bildiriyor. Onun sözlerine göre, o zamanki 14 kapıdan bu güne kadar sadece 9’unu koruyup saklamak mümkün olmuş: “Şu anda bulunduğumuz yer Narıngala kapısıdır. Narıngala Türkçe’den tercümede ‘narinç’ ve ‘kale’ sözlerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Derbent kalesinin duvarlarının toplam uzunluğu 42 kilometredir. Kalenin duvarlarına nazar ederseniz, onun çok güçlü bir mühafize kalesi olduğunu görmek mümkündür.”

Nüfusu sadece Azerbaycanlılardan ibaret mahaller…

Derbent kalesinden denize doğru aşağı indikçe meşhur mahaller geliyor. Evet, nüfusu sadece Azerbaycanlılardan ibaret olan mahaller… yani, mahalleler… Mahalların önceki tarihi adları – Bayatkapı, Pazar, Çarçı sadece rakamlarla değiştirilmiş.

Mahaller sanki Bakü’nün “İçeri Şehir”ini, eski mahalleleri hatırlatıyor. Yaşlılar sokakta, kale duvarının yanında oturup domino oynuyorlar ve kendi aralarında sadece Azerbaycan dilinde konuşuyorlar… Hatta sokaklarda üzerinde Azerbaycan dilinde, Latin alfabesiyle yazılan levhalara rast gelmek mümkündür.

Azerbaycanlı yaşlılar benimle birlikte medya turunda iştirak eden yabancı gazetecilerle tabii ki, Rus dilinde sohbet ediyorlar.

“Biliyorsunuz, Derbent şehrinin nüfusunun %60-70’i Azerbaycanlılardır. Burada en çok biziz. Kadim şehrin içinde sadece Azerbaycanlılar yaşıyor. Azerbaycanlılar asırlardır ki buradalar. Bura Derbent’in en iyi yeridir. Bizim dede-babalarımız burada yaşamış, evlatlarımız, gelecek nesillerimiz de burada yaşayacak,” diye Derbent Azerbaycanlıları yabancı gazetecilere mülakatlarında bildiriyorlar.

“44 günlük savaş bizim için gururdur. Biz şimdi başımız dik geziyoruz”

Vaktiyle Derbent şehrinde çeşitli yüksek vazifelerde çalışmış Hüseynbala Hüseynov, işte bu şehirde doğmuş, büyümüş. Ali tahsilini Bakü’de Petrol ve Kimya Enstitüsü’nde almıştır. Dediğine göre, üç yıl Bakü’de çalışmıştır. Daha sonra ata-baba yurdu Derbent’e dönmüş, çeşitli vazifelerde çalışmış, o cümleyle, 7 yıl Derbent’in icra hakimiyetinin başkanı olmuştur: “Benim atam, babam burada defnedilmiştir. Babamın, babamın atasının, onun atasının kabrini görmüşüm. Ben gurur duyuyorum ki, Derbent sakiniyim. Burada Azerbaycanlılar çok güzel yaşıyor. Diğer milletlerle barış içinde yaşıyoruz. Torunlarım Bakü’dedirler, orada çok dostlarım var. Onlarla telefonla konuşuyorum. Şimdi sınır kapalıdır, gitmek zordur. Yüreğim yanıyor, Bakü’yü görmek istiyorum. Ömrüme az kaldı, artık 83 yaşım var. Biz gurur duyuyoruz ki, Azerbaycan var, böyle cumhuriyetimiz var. 44 günlük savaş bizim için gururdur. Biz şimdi başımız dik geziyoruz,” Hüseynbala hocanın gözleri doluyor.

Derbent Azerbaycanlılarının Dağıstan’ın içtimai-siyasi hayatında iştiraki ile ilgili cumhuriyet reisi Sergey Melikov’a da soru yöneltme imkanımız oldu.

“Rusya’nın en güney şehri olan kadim Derbent şehrinin meri etnik Azerbaycanlıdır. Ona göre de, burada ilave izaha ihtiyaç yoktur. Bundan başka, Azerbaycanlılar Dağıstan’ın unvan, yani köklü halklarından biri sayılır. Dağıstan Rusya Federasyonu’nun yegane süjesidir ki, Azerbaycanlılar burada yerli, köklü halk sayılır. Bu, sadece ona göre değil ki, Azerbaycanlılar sadece Derbent’te kompakt şekilde yaşıyorlar. Mahaçkala’da, Kaspiysk’te de yeteri kadar Azerbaycanlılar yaşıyor. Hakimiyet organlarına vazifeler paylaştırılan zaman bütün unvan halkların temsilcileri, o cümleyle Azerbaycanlılar nazara alınır” – diye, Dağıstan reisi sorumuzu cevapladı.

Her mahallesinde mescit olan şehir… hem de dünyanın en kadim mescitlerinden biri…

Derbent’te beni iyi manada hayretlendiren mevkilerden biri de eski şehrin her mahallesinde mescidin olması, genelde, Derbent Azerbaycanlılarının dindar olması faktı idi. Mahalların her birinde Muharrem ayının sembolleri sayılan yazılara, şuarllara tez-tez rast gelinirdi. Tesadüfi değil ki, Rusya arazisinde en kadim mescit de tam olarak Derbent’te yerleşiyor. Derbent Cuma mescidi…

Derbent Cuma mescidi VIII. yüzyıla ait tarihi abidedir. Derbent Cuma mescidi hem de dünyadaki en kadim 10 mescitten biri sayılır. Halihazırda Derbent Cuma mescidinde tamir-berpa işleri gidiyor. Rusya hükümetinin vesaiti ile ülkenin en kadim mescidi berpa olunuyor.

“Mescitte tamir-berpa işlerine daha 2019-2020-ci yılda başlanılmıştır. Bu gün demek olur ki, işlerin son merhalesidir. Bura prezident Vladimir Putin gelmişti. Onun seferinden sonra tamir-berpa işleri çok süratle gitmeye başladı,” – medya turuna tahkim olunmuş hemşehrimiz olan rehber Solmaz Haydarova bildiriyor.

Derbent Cuma Mescidinin ahundu, hemşehrimiz Seyid Nağı Mirteyyubovla da hem sohbet oluyoruz:

“Biz Derbent şehrinin sakiniyiz, burada dünyaya gelmişik, atalarımız, babalarımız hepsi bu mescitte hizmet etmişler, bizlere bu kadim mescidi çatdırmışlar.”

Kırklar kabristanlığı — Kafkasya’nın en kadim defn yerlerinden biri olan Derbent kabristanlığı…

Derbent’in İslam dinini kabul eden ilk meskenlerden olduğunu ispat eden tarihi abidelerden biri de Kırklar kabristanlığıdır. Kabristanlık Derbent kalesinin Kırklar-kapı darvazasından bir kilometre kuzeyde yerleşiyor. VII. yüzyılda salınan bu kabristanlıkta Muhammed Peygamberin 40 sahabesi defnedilmiştir. Orta asır Arap kaynaklarına ve “Derbentname” yerli tarihi salnamesine göre, bu kabristanlık Salman ibn Rebiə əl-Bahilinin rehberliği altında Derbent’e edilen ilk Arap yürüyüşü ile alakalıdır. Efsanelerden birine göre, Arap fethçilerinin yerli sakinlerle 6 günlük döyüşü neticesinde sırasıyla 40 ve 20 bin asker şehit oluyor. Ölen 40 Arap Kırklar kabristanlığında defnediliyor. Daha sonra kabristanlıkda bir sıra mezarlar kuruluyor. Kırklar şehrin şimal kabristanlığının bir hissesidir. Kabristanlık büyük ve küçük bölmeleri olan uzun tarafleri ile bir-birine bitişik iki düzbucakdandır. Büyük bölmede üç sıra 40 kadim sinə formalı mezar taşından, küçük bölme ise bir sıradan ibarettir. Kabir taşları uzunluğu 3,2 metreye kadar, yüksekliği 80 sm, eni 70 sm ve kalınlığı 10-12 sm-e kadar olan sandıkdır. Büyük bölmenin içerisinde 185 sm yüksekliğe malik baş taşları vardır. Kabristanlık İslam peygamberinin sahabelerinin defn yeri gibi Müslümanlar tarafından ziyaret ediliyor.

Kırklar kabristanlığında Kuba hanı Fetali Han’ın hayat arkadaşı Tutu Bike hanımın maqberesi yerleşiyor. Hemin maqberede Tutu Bike hanım ve Fetali Han’ın evlatları Ehmed han, Hesen han ve gelini Nurcahan hanım defnedilmişler.

“Derbent cemaatından Azerbaycan’a selam dua deyin!”

Derbent’te akşam düşüb. Mescitlerden azan sesi geliyor. Ama mahallarda hareketlilik devam ediyor. Bakü’de, “İçerişeher”de olduğu gibi burada da sokaklarda yerli eldetoxunma xalçalar, suvenirlər satılıyor. Ele xalça satan bir ağsaqqal kişi mene baxıb, Quba lehçesi, ya da Bakının Zirə kendinin lehçesi ile “biz azerbaycanlıyıq” diyor…

“Qurban olum Bakıyə… Bakı bilirsen de… ağlamağım geliyor. Benim atamın bibisi Bakıyə ərə gedib. Uşaqları hamısı ordadı. Qurban olum Bakının torpağına… “Qrənitsa” açılsəydı, daha da yaxşı olərdı. Yollar açılsəydı, gedib gelerdik, bir-birimizi görerdik. Her namazda dua ediyoruz Allaha ki, bu yol açılsın. Salam dua deyin Azerbaycan’a… Derbent cemaatından…”

Umarım işinize yarar!

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top