İran’ın nükleer faaliyetleri son günlerde uluslararası gündemin temel konularından biri haline gelmişti. ABD ve İran arasında nükleer programa dair diplomatik temaslar yoğun bir özellik kazanmıştır. Bu süreçle paralel olarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) uzmanları İran’a ziyaret etmiş ve nükleer tesislerde yaptıkları izlemeye dair bir rapor hazırlamıştır.
Lakin UAEA’nın hazırladığı rapor İran tarafından yanlı ve siyasi motivasyonlu bir belge olarak değerlendirilmiştir. Resmi Tahran raporu reddederek ülkenin nükleer programının sadece barışçıl ve bilimsel araştırma amaçlarına hizmet ettiğini beyan etmiştir. Bununla birlikte İran yetkilileri uluslararası baskılara rağmen uranyumun zenginleştirilmesine devam edileceğini açıkça beyan etmişlerdir.
İran’ın nükleer hevesleri
İran’ın uranyumu %60’dan yukarı zenginleştirmesi teknik olarak askeri seviyeye geçiş için önemli bir eşik olarak kabul edilmektedir ve bu, Batı’da, özellikle de ABD, Büyük Britanya ve Fransa da dahil olmak üzere, nükleer silahın yayılmasının önüne geçmeye çalışan çevrelerde ciddi endişe yaratmaktadır. Mesele sadece nükleer anlaşmaların geleceği ile sınırlı kalmıyor – bu süreç hem de bölgesel güvenlik mimarisinin dayanıklılığını sınamaktadır.
Yaranmış durum İsrail başta olmak üzere, bölgede İran’ın nükleer heveslerini milli güvenlik için doğrudan bir tehdit sayan devletlerin de keskin endişesine sebep olmuştur. Olayların bu yönde gelişmesi ise diplomatik çabaları felç etmektedir.
Sonuç olarak, geçen gece İsrail İran’a karşı geniş çaplı hava saldırısı gerçekleştirmiştir.
İran’ın nükleer tesislerine darbeler
İsrail Hava Kuvvetleri İran’ın nükleer altyapılarına karşı sınırlı, fakat stratejik açıdan hedeflenmiş darbeler indirmiştir. Resmi Tel-Aviv bu operasyonun temel amacının İran’ın nükleer silah elde etme potansiyelini zayıflatmak olduğunu beyan etmiştir.
Hücum sırasında İsrail güçleri ağırlıklı olarak Natanz, Fordo ve İsfahan yakınlarındaki nükleer araştırma tesislerini hedef almıştır. Bilgilere göre, hücum planı uzun süreli istihbarat verilerine dayanmakta ve sivil altyapıya zarar verilmemesine özellikle dikkat edilmiştir. İsrail Savunma Bakanlığı, darbelerin yalnızca askeri ve nükleer programla doğrudan bağlantılı tesislere yönelik olduğunu bildirmiştir.
İsrail’in hücumunun arkasında duran dört stratejik amaç
İsrail’in gerçekleştirdiği hava saldırısının dört temel stratejik amacı var: “Birincisi, İran’ın nükleer programı ve uzun menzilli füzeler üzerinde yaptığı askeri-teknik çalışmaları yavaşlatmak ve bu alandaki potansiyelini zayıflatmak, ikincisi, istihbarat bilgilerine göre Tahran’ın birkaç saat içinde gerçekleştirmeyi planladığı saldırıyı önleyerek karşı tarafın inisiyatifini etkisiz hale getirmek, üçüncüsü, İran’ın batı yönünde bulunan hava saldırısından korunma sistemlerini devre dışı bırakıp, sonraki aşamada olası geniş çaplı hava operasyonları için güvenli hava koridoru oluşturmak, dördüncüsü ise SEPAH’ın – İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun yüksek rütbeli askeri liderliğini hedef alarak karargah seviyesinde operasyon ve koordinasyon imkanlarını sarsıtmak, komuta-idare yapısına darbe indirmek…”
İsrail İran’ın yüksek rütbeli askerlerini ve nükleer bilim insanlarını hedef aldı
İsrail’in İran’a karşı gerçekleştirdiği son hava saldırısı sadece nükleer altyapıları değil, hem de bu programın temel entelektüel ve askeri dayanaklarını hedef almıştır.
İsrail istihbaratının uzun süre yaptığı gözlemler ve teknik analizler sonucunda hazırlanan operasyonda darbelerin koordinatları ve zamanı doğrulukla planlanmıştır. Operasyon İran’ın nükleer silah üretmesinde temel rol oynayan bilimsel ve askeri beyin merkezlerine yöneliktir.
İsrail’in son hava darbeleri sonucunda İran’ın yüksek görevli askerleri ve nükleer bilim insanları hayatını kaybetmiştir. Onlar arasında Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri, İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu (SEPAH) Başkomutanı Hüseyin Selami, Yüksek karargahın nüfuzlu generallerinden Gulam Ali Reşid de var. Ayrıca İran’ın Atom Enerjisi Teşkilatı’nın eski başkanı ve nükleer bilim insanı Feridun Abbasi-Davani, fizik profesörü ve Tahran Azad Üniversitesi’nin yöneticilerinden biri olan Muhammed Mehdi Tehrançı da darbeler sonucunda hayatını kaybetmiştir. Yerel medyada birkaç diğer nükleer bilim insanının da öldüğü veya yaralandığı yönünde bilgiler yer almaktadır.
Hücumun ilk sonuçları
İran’ın müdafaa sisteminin zayıf olması fikrine dair yorum bildiren İranlı uzman Kaem Məqami kaydetmiştir ki, SEPAH’ın yüksek rütbeli komutanı ve nükleer alanda çalışan uzmanlar öldürülmüştür, Tahran’da, Tebriz’de ve diğer şehirlerdeki sivil binalar ciddi hasar görmüştür.
“İsrail’in gerçekleştirdiği hücum sonucunda çok sayıda kadın ve çocuk hayatını kaybetmiştir ki, bu da hücumun sadece askeri değil, hem de insani hasarlar doğurduğunu göstermektedir. SEPAH’ın rehberi hedef alınarak şehit olmuştur. Onun ölümü İran’ın askeri liderliği için ciddi kayıp olarak kabul edilmektedir. Bundan başka, İran’ın nükleer programı ile bağlantılı çalışan birkaç yüksek ihtisaslı uzmanın evleri de füze darbelerine maruz kalmıştır, sonuç olarak onlar da hayatlarını kaybetmişlerdir. Darbelerin hedefi sadece stratejik tesislerle sınırlı kalmayıp, Tahran’da, Tebriz’de ve diğer şehirlerde bulunan çok katlı sivil yerleşim binalarına da ciddi hasar verilmiştir. Bu ise çatışmanın sivil halkı doğrudan tehdit eden karakter aldığını ve bölgesel istikrara etkisini bir daha sergilemektedir”, – diye o bildirmiştir.
İran’ın tepkisi nasıl olacak?
İran’ın cevap tepkisi uluslararası toplum tarafından dikkatle izlenmektedir. Tahran’ın doğrudan değil, dolaylı yollarla – vekil gruplar, Irak’taki Şii milisler, Lübnan’daki Hizbullah vasıtasıyla cevap verebileceği tahmin edilmektedir. Aynı zamanda, İran’ın siber saldırılar ve diplomatik baskılarla cevap arayacağı beklenmektedir. Tahran BM Güvenlik Konseyi’nde meseleyi gündeme getirerek İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurgulayabilir. Fakat şu anda açık savaş ihtimali düşük değerlendirilmektedir.
İran nükleer görüşmelerini durdurdu, diplomatik çıkış yolları daralıyor
İsrail’in hücumlarından sonra İran nükleer görüşmelerini durdurduğunu açıklamıştır. Tahran İsrail’in bu adımını “agresif hücum” olarak değerlendirmiştir. Lakin hücumlar İran’ın nükleer programına darbe vursa da, onu tamamen durdurma ihtimalinin az olduğu bildirilmektedir. İran alternatif yollarla faaliyetine devam edebilir. Olayların gidişatının diplomatik baskılar, yeni yaptırımlar ve olası askeri tırmanma ile eşlik etmesi gerçekçi görünmektedir.